22 Şubat 2014 Cumartesi

Diri Gömülenler

   Chuck Tatum, New York City’den New Mexico’ya gelmek zorunda kalmış; bencil, şansı ters gitmiş, son derece inatçı bir muhabirdir. Önceden çalıştığı iş yerlerinden yalan haber, aşırı alkol tüketimi gibi sebeplerden dolayı atılmıştır. Bir yıldır son derece önemsiz Albuquerque Sun-Bulletin gazetesinde yazmasına rağmen durumundan memnun değildir…
Yerel haberlerden olan çıngıraklı yılan avı gibi aslında çok önemsiz bir haber için istemeye istemeye haber yapmaya giderken, Leo Minosa’nın durumundan haber olur. Yerel bir dükkân sahibi olan Minosa, Kızılderililerden kalma tarihi eserleri ararken göçük altında kalmıştır. Küçük bir boşluktan kendisine ulaşılabilmektedir fakat yardım olmadan kurtulabilmesi imkánsızdır…
Olay yerinden geçmekte olan Tatum, bu meseleyi basit bir kaza olmaktan çıkarıp günün olayı haline getirmeyi amaçlar. Haberi kasabanın gazetesinde ‘Lanetli Kazı, Diri Diri Gömülen Adam’ manşetiyle verir.Haber, önce eyalete sonra tüm ülkeye yayılır.Daha sonra işler çığrından çıkar…
Kirk Douglas’ın Chuck Tatum rolünde çarpıcı bir oyun sergilediği Billy Wilder imzalı yapım zamanında beğenilmese de günümüzde insan doğasının en kötü halinin sergilendiği ve bu başarılı yorumdan dolayı filmin 1950’li yıllardaki en başarılı Amerikan filmlerinden birisi olduğu kabul edilmiştir…

Yapım Yılı: 1951
Gösterim Tarih: 29 Haziran 1951
Senaryo: Billy Wilder, Lesser Samuels, Walter Newman
Ülke: ABD
Filmin Süresi: 111 Dakika


   “İnsan sevgisi’nden söz edeceksen, Benden uzak dur! Madem ki insan dostusun, “kötü alışkanlıkların” kol gezdiği ortamlara gir, büyük şehirlerin kalabalığına dal ve orada bir süre vakit geçir! Göreceksin ki günah her yerde vardır, nereye baksan günah, günah ve gene günah! O zaman insanların böyle bozulmuş olmalarından yakınmayacak mısın? Bu denli artan egoizmi yermeyecek misin? Bir zengini gördüğünde, onu acımasızlık “egoistlikle” itham etmeyecek misin? Sen belki de kendine ateist diyorsun ama gene de Hıristiyanlığa özgü duyguları üzerinden atamıyorsun ve bir zengine “gayri-insanî” olmayan bir davranış benimsetmenin, bir deveyi iğne deliğinden geçirmekten daha zor olduğuna inanıyorsun. Sence acaba “egoistler yığınına dahil edemeyeceğin kaç kişi vardır? O hâlde senin insan sevgin bir sürü sevimsiz insan saptamış oluyor! Peki bunlar nereden geliyor? Senden, Senin insan sevginden! Sen kafanın içindeki günahkarı beraberinde getirdiğin için onu her yerde buluyorsun, her yere yerleştiriyorsun. Eğer insanlara günahkâr demezsen, onlar günahkar değillerdir: Günahkârları yaratan sadece Sensin, Sen ki, insanları sevdiğini sanıyorsun, asıl onları günahın pisliği içine alan Sensin. Sen onları erdemliler ve kötü alışkanlıklara bağımlı olanlar, insanlar ve gayri-insanlar diye ayırıyorsun, Sen ağzından akan fanatiklik salyalarını onlara bulaştırıyorsun; çünkü sen insanları sevmiyorsun, Sen İnsan’ı seviyorsun. Ama ben Sana şunu söyleyeyim ki, Sen hiçbir zaman bir günahkâr görmüş değilsin -Sen onu sadece hayâl ettin...

Saygılarımla
Eray Eliçora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder