30 Ocak 2014 Perşembe

Pink Floyd Duvar

   Pink Floyd’un 1979 yılında yayınladığı albümle aynı adı taşıyan film, görüntüleri ve elbette müzikleriyle ön plana çıkıyor. Grubun efsanevi albümünün hakkını fazlasıyla veren film, şüphesiz bütün zamanların en iyi müzikallerden.Diyalogun kullanılmadığı, kesintisiz müzikle ve karikatürist Gerald Scarfe’nin çizimleriyle süslü film, uzun ve eşsiz bir klip havasında. Bob Geldof’un başarılı ounculuğuyla göz doldurduğu filmin yönetmeni, ülkemizde pek de iyi bir şöhrete sahip olmayan Gece Yarısı Ekspresi filminden tanıdığımız Alan Parker…

   Bu film, savaşa, kapitalist eğitim sistemine, bireyin iktidarlar tarafından ezilmesine ve kendilerine uygun robotlaştırarak yok edilmesine karşı bir manifesto.Eğitime ihtiyacımız yok.Düşünce denetimine de ihtiyacımız yok.Sınıflarda aşağılanmaya da.Öğretmenler rahat bırakın çocukları.Diyor Pink Floyd.İnsan şöyle bir düşünüyor da bu filmi izlerken ha ABD, ha Türkiye, bizi her zaman kontrol ediyorlar, bizim iyiliğimiz için değil, bize güzel şeyler sunmak için değil, bir şeyler vermek için hiç değil, onlara karşı bir tehlike oluşturuyor muyuz, sisteme muhalefetimiz var mı diye.Olacak bir yürüyüşe karşı her türlü önlemi alıyorlar ama, insanların geleceğini güvenceye almak için bir önlem almıyorlar.Bu ülkenin serveti 1 milyar dolardan yüksek 300 ailesi sadece 50 milyonar dolar ortaya koysa bu ülkenin yoksulluk, eğitim, konut, işsizlik ve bir çok sorunu çözülebilir ses çıkarmıyorlar. Bizi Mobeselere alıyorlar, telefonlarımızı dinliyorlar, takip ediyorlar, birilerine soruyorlar, PC lerinde özel sayfa açıp fişliyorlar, militarizmi ve askerliği zorunlu kılıyorlar, her Türk asker doğar diyorlar, her Türk neden sanatçı doğmaz, neden bilim adamı doğmaz, neden sporcu doğmaz bunları saklıyorlar, vergilendirilmiş kazanç kutsaldır diyorlar ama herkesten adaletli toplamıyorlar, nerelere harcadıklarını söylemiyorlar, ne kadar gaz, ne kadar Toma aldıklarını, ne kadar lüks makam otosu aldıklarını söylemiyorlar, devlet imkanlarıyla seyahatleri söylemiyorlar, gizli ödeneklerden kimlere neler ödendiğini söylemiyorlar, bazı ülkelerle bazı örgütlerle ne anlaşmalar yaptıklarını söylemiyorlar, kimlerin İsviçre banklarında şifreli hesapları var söylemiyorlar. Eğitim sistemimizi kangren etmişler, parasız eğitim kalitesiz, parayla dershaneye zorluyorlar, günlük hayatta kullanmadığımız türev, limit, entegralle kafamızı şişiriyorlar, sayıları tam öğretmeden karmaşık sayıları öğretiyorlar, hiçbir zaman günlük hayatta kullanmayacağımız yumuşakçalarların sindirim sitemini öğretiyorlar, tarihimizi çarpıtıp şişirip abartıyorlar, Resmi tarih gerçeği söylemiyor,Viyana’dan dayağı yiyip dönersek, Viyana kapılarına dayandık oluyor, Orta Asya’yı, Çinliler ve Moğollardan yediğimiz dayaklardan dolayı terk etmemizi, iklim bozuldu onun için çıktık diye anlatıyorlar, İslam dinine geçmemizin sebebinin Talas savaşında, Çinlilere karşı bizi kurtaran Araplara, diyet borcumuz olmasından dolayı olduğunu saklıyorlar, kurtuluş savaşında İzmir’e ilk çıkan Yunanlıların tören ve bandolarla karşılandığını, 60.000 kişilik ordumuzun 28.000 inin silahlarıyla beraber savaş öncesi kaçtığını, İngiliz Mandasının savunan Şeyhülislam Mustafa Sabri ve Dürrizade Abdullah Efendi nin Mustafa Kemal ve arkadaşları vatan hainidir öldürün fetvasına karşı, ancak başka bir hocadan, düşmana karşı vatanı savunmamak ihanettir fetvası çıkarılarak Kuvvai Milliyecilerin savaşın kaderini çevirebildiğini, ve halkın linçinden kurtulduklarını ancak Kemal Tahir romanları ve Turgut Özakman’dan öğreniyoruz. Ruslarla beş kez savaşıp hepsinde yenildiğimizi, 6-7 eylül olaylarında Rumların evlerini yakıp karılarına tecavüz ettiğimizi, Tunceli ilimizi 1938 de kendi uçaklarımızla bombalayıp 40.000 kişiyi katlettiğimizi, K.Maraş’da 2500 Aleviyi bir gecede kadın çocuk boğazladığımızı, Sivas’ta 37 saz sanatçısını canlı canlı yaktığımızı, hep Vikipedia’lardan öğreniyoruz. Yurtdışındaki işçilerimizin yok İhlas, yok Deniz Feneri, yok Kombassan kar payı verecek faiz günahtır diye dolandırılarak soyulduğunu bize unutturmak istiyorlar. Kısacası dostlar, Pink Floyd az bile söylüyor.Belki de söylediklerinin yetersiz kaldığını bildiği için bağırıyor. Evet okul sınıflarında aşağılanmaya, sizin eğitim sisteminize, düşüncelerimizi denetleyerek sisteminize uydurmanıza ihtiyacımız yok. Mutlaka izleyin.

Saygılarımla
Eray Eliçora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder