8 Ocak 2014 Çarşamba

Rebecca

   Manderlay” ismi verilen oldukça büyük bir şato. Lüksün vurgulandığı bir mekandır Manderlay; öyle ki bu şaşaa huzursuz eder sizi. Dışardan bakan biri, bu lükse hayran kalabilir, lakin içinde mutsuz insanları barındıran bir “lüks” tür bu. Ve nihayetinde lüks yok olur , tüm kirli hatıralarla beraber. Parayla satın alınan huzursuzluğun da simgelendiği bir film “Rebecca”, zira insanlar için şaşaalı bir sahne, sahte mutluluk oyunu oynayabilecekleri bir mekandır Manderlay…
Genç bir kadın aşık olduğu yakışıklı Maxim De Winter’la evlendikten bir süre sonra Maxim’in eski eşi Rebecca’nın birkaç ay önce gizemli bir şekilde ölmüş olduğunu öğrenir ve kocası ile olan ilişkisinin her zaman Rebecca’nın gölgesinde kalacağını farkeder. Film boyunca adı telafuz edilmeyen kadın, aynı zamanda kendisini evin yeni kadını olarak kabul etmek istemeyen hizmetçi Mrs. Danvers’ın kıskanç ve takıntılı tavırları ile başa çıkmak zorundadır…

   Alfred Hitchcock’un Daphne Du Maurier’ın bir romanından uyarladığı Rebecca yönetmenin aynı zamanda ilk Amerikan yapımı filmi olma özelliğini taşıyor. 1940′ta En İyi Film dalında Akademi Ödülü’nü kazanan filmin yapımcısı David Selznick’in bir önceki filmi Rüzgar Gibi Geçti de, aynı dalda ödül sahibi olmuş ve efsaneleşmişti…

Saygılarımla
Eray Eliçora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder