13 Temmuz 2014 Pazar

Arabistan'lı Lawrence

   T.E. Lawrence, Kuzey Afrika’da konuşlanmış İngiliz ordusunda görevli genç bir teğmendir. İstihbarat bölümünün harita kısmındaki pozisyonundan mutsuz olan Lawrence, bugün Suudi Arabistan olan bölgede araştırma görevi teklif edilince heyecanla kabul eder. Bölgede savaşmakta olan Arap ordusunun komutanı olan Prens Feisal’ı gözlemlemekte olan Lawrence, bir süre sonra bölgede kalarak Prens’e yardım etmeye karar verir.Tarihin en ünlü casuslarından biri olan Lawrence, Araplar’ı Osmanlılar’a karşı kışkırtıp, Arap topraklarına batılı medeniyetlerin girmesine ön ayak olmuştu. O dönemin tarihinde önemli yeri olan T.E. Lawrence’ın anılarından gazeteci Jackson Bentley’in araştırmalarıyla sinemaya aktarılan Arabistanlı Lawrence, 1963 yılında 10 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, en iyi film ve en iyi yönetim dalları başta olmak üzere 7 dalda ödüle layık görülmüştü…
Film, Osmanlı’ya bakışı nedeniyle eleştiri alıp, Türkiye’de Geceyarısı Ekspresi ile aynı sebeplerden dolayı yoğun olarak tartışıldı…

   Tarihsel bir olayı araştıranlar için mükemmel bir film. Kurgu, oyunculuk çok başarılı..Çöl çekimleri, atlarla ve devlerle ulaşım, zorlu çöl yaşamı, kabilelerin hayatı, yöresel giysiler, Arapların genel yaşamı hemen hepsi etkili görüntüler eşliğinde güzel kurgulanmış, adeta bir belgesel gücünde film… Maalesef her zaman olduğu gibi, doğru bilgiye ulaşmak için en büyük sorunlardan biri de Resmi Tarih engelini aşmak. Her toplum tarihsel gerçekleri olduğu gibi değil, kendi vatandaşlarını yönlendirmek istediği gibi yazıyor ve öğretiyor. Örneğin 1915 Ermeni tehciri tarihte (ki tehciri bile kabullenmemiz yenidir), bizim ve Ermenistan için farklı yazılıdır. Utanç abidesi, 6-7 Eylül olayları neredeyse tarihimizde hiç yer almaz. Dersim olaylarında ölü rakamları indirilmiş, ve yumuşatılmış şekilde anlatılır. Viyana’dan dayağı yeyip dönersek, Viyana kapılarına dayandık olur, Orta Asya’yı, Çinliler ve Moğollardan yediğimiz dayaklardan dolayı terk etmişsek, iklim bozuldu onun için çıktık diye yazılır. İslam dinine geçmemizin sebebinin Talas savaşında, Çinlilere karşı bizi kurtaran Araplara, diyet borcumuz olmasından dolayı olduğunu söylemezler, hatta en ufak bir benzerlik bulunmadığı halde eski dinimiz Tengricilik, İslamiyet ile güya öz olarak aynıdır diye öğretilir. Halbuki İslamiyet kul esasına bağlı ve kadercidir. Türklerin savaşçılığı ve teşkilatçılığı göçebelikle de birleşince İslamiyet’ten çok Tengri dinine daha çok uyumlu olduğu gerçeği ortaya çıkar…Onun için Arap toplumları kaderci ve yerleşik düzende olduklarından, İslamiyet buradan yayılmış, ve ilginçtir ki Yahudi olan Hazar Türkleri İslamiyet’in Rusya’nın içlerine yayılmasını bizzat önlemiştir, bunun bir sonucu olarak da Gagavuz Türkleri Hristiyan olmuşlardır. Konuyu fazla uzatmazsak, yine Resmi tarihin İslam dinini korumak için, bu filmin konusu olan Arapların 1.dünya savaşı sonrası Osmanlılardan ayrılışında İngiliz casusu Lawrance’nin rolü ve olaylar çarpıtılmıştır. Gerçekte Müslüman Araplar ve Filistinli Araplar Lawrance Önderliğindeki İngiliz ve Fransızlarla bir olmuş Suriye cephesinde zor durumda olan Osmanlı Türklerine saldırmışlar, Türk ordusunun ikmal yollarını kapatmışlar, yollardaki suları zehirlemişlerdir. Üzerine Türküler yakılan (Burası huştur, yolu yokuştur..) 40.000 civarı Türk askeri katledilmiştir. Tabi Türkiye’deki İslamiyet’in de etkisi ile Araplaşmış olan kesimler için Türk kimliğinden çok Ümmetçilik ön planda olduğu ndan bunu hep reddederler. Onlara göre Araplar sözde kendi bağımsızlıkları için savaşmışlar, oysa ki zaten Araplar askere gitmiyor vergi vermiyorlardı, ve çok manidar ki saldırıları da Osmanlı ordusunun 1.dünya savaşı cephelerinde çok zor bir durumda iken, İngilizlerin “tam zamanı, bağımsız olacaksınız” dedikleri zaman yapıyorlar. Emperyalizmin (ve tabi Lawrance’nin) kandırmasıyla bugün 40 parçaya (Suriye,Irak, Mısır, Filistin, Libya, vb )bölünmüşlerdir. Tabi Türk kimliğini ümmetçiliğe takas edenler, bir iki sözde tarihçi ile durumu kurtarmak istedilerse de mızrak çuvala bir türlü sığmamıştır. İşte bu film izlemek bu konu için de oldukça önem kazanıyor. Antony Quinn filme ayrıca bir değer katıyor. Kaçırmayın.

Yapım Yılı: 1962
Gösterim Tarih: 30 Ocak 1963
Senaryo: T.E. Lawrence, Robert Bolt, Michael Wilson
Ülke: İngiltere
Filmin Süresi: 216 Dakika

Saygılarımla
Eray Eliçora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder