29 Eylül 2013 Pazar

İran'da Kadın Olmak

            Tahran’da bir kadın arabasıyla yola çıkmıştır. Arka arkaya arabaya binenler aracılığı ile bir kadının yaşamını ve İran’da yaşayan kadınların dünyasını tanımaya başlarız. Sürücü ile konuklar arasında geçen her diyalog, on bölümlük filmin bir parçasını oluşturur. Arabada gerçekleşen konuşmalar, kadınların aile yaşamlarına ve toplumda kendilerini ifade etme çabalarına ışık tutar…
            İran sinemasının en önemli yönetmenlerinden Abbas Kiarostami’nin imzasını taşıyan film, sıradışı anlatımı ve öyküleriyle dikkat çekiyor. Gösterildiği festivallerde yoğun ilgi gören yapım, bizde de İstanbul Film Festivali’nde gösterilmişti. İran sinemasını yakından takip edenlerin kaçırmayacağı film, tüm dünyanın beğenisini kazanan güçlü bir sinemayı keşfetmek için de önemli bir adım…

            İran'da kadın olmak ya da olmamak.Varsınız-yoksunuz,her ikisininde levelinin tabana vurduğu bir durumdur.Seslenmek-sesinizin duyulmaması.Konuşmak istemek-konuştuğunuzun kaidesinin olmaması.Yazmak-yazdıklarınızın okunmaması ve de aşağılanması.Tek suçudur kadın olmak.Kadınların her şeyden önce insan olduklarının unutulduğu ya da önemsenmediği toplumların tarih sahnesinde hep kara listede kalacakları tartışmasız.Oysa bir kadının önemsendiği takdirde,kendisine olan güveninin tam yerinde olduğu takdirde neler başarabileceğini,neler yapabileceğini keşke bilinebilseydi.Belki de bunu çok iyi biliyorlar ve bunun bariz bilincindeler.Kadının başarabileceklerinden korktukları için kendi hegomanyalarına bir tehdit unsuru olarak gördüklerinden bu doministik oyunu sürdürme emellerinde kararlılar.Buraya kadar kadın sömürüsünü konumuz Abbas hocamızın Ten filmi olduğu için İran merkezli yazdım.Aslında Abbas Kiarostami'de İran üzerinden tüm dünyada varlığını sürdüren ataerkil düzeni eleştirmiştir.Ataerkil mentalitesinin kadını b-plus bir lige sokması ve bunu İslami mentalitenin dayatması gibi gösterilmesi de ayrıca düşünülmesi gereken bir durum.İ.Ö yüzyılda kız çocuklarının diri diri gömüldüğünü ve İslamiyetin gelişiyle bu cahiliye döneminin bittiği,tarih boyunca kadının önemsendiği bir dönem olduğu çok sahih kaynaklarda mevcut.Kadının 2. sınıf bir konumda olduğunun sırf İran ya da bazı Arabi ülkelere hatta İslam coğrafyasına özgü bir durummuş gibi lanse edilmesi de tamamen kapitalist sistemin bir oyunudur.Burada bir taşla iki kuş vurulmak planlanmıştır.Uyanık olup,gerçeği görmekte yarar vardır.Ataerkillik bütün dünya ülkelerinde yaygın olan bir durumdur.Kadın iyi eş,iyi ev hanımı,cinsellik gibi stereotiplere yerleştirilmiş ve sömürü çarkının en önemli bir parçası konumundadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder