24 Aralık 2013 Salı

İtiraf Ediyorum

   Peder Logan’ın huzurlu ve sıradan hayatı, kendine gelen bir suçlunun günah çıkarması ile değişir. Adam kendisinin bir cinayet işlediğini itiraf etmiştir. Peder Logan bu durum karşısında ahlaki bir ikileme düşer: Din adamı olan tarafı kendisine güvenerek bunu itiraf eden suçluyu ele vermemek gerektiğini söylerken, bir yurttaş olarak durumu kanun adamlarına ihbar etmesi gerektiğini düşünmektedir. Bütün bunları kendi içinde yaşayan Logan, bir süre sonra polislerin şüphesini üstüne çeker. Hatta cinayetin tek sanığı konumuna gelir. Bununla birlikte Logan hala sessizliğini korumaktadır. Suçlunun kendisi olmadığını kanıtlamak için başka bir yol bulması gerekecektir…

   Alfred Hitchcock din adamı olan ailesinin ve yaşantısının etkilerini her ne kadar taşımıyorum diye açıklasa da din ve dogmalarla sık sık karşılaşırız.İnsan psikolojisini dogma diyebileceğim bir inançla savunan Peder (aynı zamanda ailedeki baba kavramıyla özdeş) değerlerinden ödün vermemek adına (cinayetler var çünkü) kabul etmek ya da itiraf ettirmek arasında gel-gitlerle filmin heyecan dozu artar. Merak ve bilinmeyen ögeler cameo yapması gibi (filmin sonunda merdivenlerde görünen kişi Hitchcock) sıradan ve doğal bir olaydır. Sorgulanmalar ve şüphe onun sinemasının temel taşlarıdır tabi…

Saygılarımla
Eray Eliçora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder