1 Aralık 2013 Pazar

İvan'ın Çocukluğu

   12 yaşındaki Ivan’ın çocukluğu, annesi ve ablasının faşistler tarafından gözlerinin önünde öldürüldüğü gün biter. Ivan’ın babası da savaşta ölmüştür. Yetim kalan Ivan, orduya bağlı çalışan bir kurumda, yetenekli bir casus olarak görev yapmaya başlar…
Büyük Rus yönetmen Andrei Tarkovsky’nin ilk uzun metrajlı filmidir. Sinema dünyasından büyük ilgiyle karşılanmıştır. Dünya çapında tüm eleştirmenleri, dünyada, savaş üzerine çekilmiş en güçlü dram filmi olduğu konusunda hem fikir olmuşlardır…

   Tüm ailesi savaşta öldürülmüş bu nedenle askeri okula gitmeyi reddederek kendiliğinden savaşa katılmış kimsesiz İvan’nın, yalnızca düşlerde kalan çocukluğu...İntikam amacıyla 12 yaşında erkenden olgunlaşmak zorunda kalıp, istihbaratçı göreviyle, savaşın bir parçası olmak...Mutluluk artık sadece geçmişte ve küçük İvan ona sadece düşlerde ulaşabiliyor. Savaş tüm insanı şeylerin üzerini örtmüştür, buna kayın ormanındaki aşk üçgeni bile dahildir. Ormanın gizemi ve labirentliği adeta sevgiyi de çıkmaza sokmuştur.8 kişiyiz... Hiçbirimiz 19 yaşından büyük değil... Bir saat içinde kurşuna dizileceğiz... İntikamımızı alın...Savaşı belki de İvan’ın karşılaştığı bu duvar yazısı, bildik savaş sahnelerinden daha iyi anlatıyor. Yine savaş gerçeğini iyi vurgulayan iki ölü beden üzerindeki ‘hoş geldiniz’ yazısı. Hele karısını alman askerlerin öldürdüğü ve hala çatısı olmadığı halde ocağı yanan evin kapısını kapatan aklını yitirmiş adam sahnesi...İşte gerçek savaş içinde yalnız kalınca, düşlerine geri dönüş yaparak savaş oyunu oynamak zorunda kalan İvan’ın hikayesi. Ailesi olmadığından ordudaki subayları aile edinen ve savaşın nasıl bir şey olduğunu onun akıbeti ile öğreneceğimiz bir Tarkovsky filmi. Tarkovsky nin bu ilk uzun metrajlı filmini, isterse renkli çekebilecekken siyah beyaz çekmiş ve bir savaşı bildik abartılı savaş efektleri, top sesleri, taarruzda ölen askerler vb kalıpları kullanmadan çekmiş... Tüm yağmur sahneleri etkileyici, tüm geri dönüş plan sekansları başarılı, ayrıca, ormandaki öpüşme sahnesi en etkileyici ve en ilginç sahnelerden birisi...İnanırım ki, Tarkovski çekiminde, kamerayı durdurup kadraj içindeki resme baktığınızda bile mükemmel bir fotoğraf görürsünüz. Tarkovsky hiç de bildik kahramanlık gösterisi şeklinde bitirmiyor filmin finalini. Gerçeğe ve savaşa yakın bir son bekliyor bizi...Belki de onun bu gerçekçiliği onu büyük kılan özellik. Savaş dramını gerçek cepheleriyle anlatan ve Tarkovsky sinemasına başlayabileceğiniz bir film. İzleyin...

Saygılarımla
Eray Eliçora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder