19 Kasım 2013 Salı

Faust

   Efsanevi bir klasiğin etkileyici yorumu olan Altın Ayı ödüllü Faust, usta Rus yönetmen Sokurov’un “gücün yozlaşması”nı inceleyen dizisinin Moloch, Boğa ve Güneş’i takip eden son filmi. Goethe’nin bilginin arayışı hakkındaki trajedisinden esinlenen Faust 19. yüzyılda geçiyor ve yapıta adını veren, ruhunu şeytana satan kahramanını izliyor. O bir düşünürdür, fikirlerin sözcüsü, haberleri yayan kişidir; entrikacıdır, hayalperesttir. Açlık, açgözlülük, şehvet gibi temel güdülerin yönlendirdiği adsız bir adamdır. Goethe’nin Faust’una meydan okuyan mutsuz, peşine düşülmüş bir varlıktır…
   İlerlemek mümkünse neden olduğun yerde durasın ki?

   Sokurov’un filmografisinde tarzıyla daha ortalama bir yer tutan bu film, yönetmenin her çektiğini merak edenlerin izleyebileceği değerde yine de… Faust’un diğer versiyonlarıyla kıyaslamak yerine Sokurov izlemenin tadını çıkartmak gerekli. Yalnız Faust’un şeytanla anlaşmayı imzaladığı son kısmı da filmin genel havasından ayrı bir yere sahip. Güç ve etkileyiciliğin karşısında tabiat ve ruhun kadrini vurgulayan ve ”şeytana pabucunu ters giydiren” sahneler seyirciyi çarpıyor. Film bu son sahnelerdeki hissiyat ve akılla çekilseymiş başka bir cazibesi olurmuş. Pitoresk planlar ise filmin bütününde çok güçlü. Sokurov’un resimle ilişkisi heyecan veriyor.

Saygılarımla
Eray Eliçora


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder